34,7639$% 0.06
36,6226€% 0.15
2.957,12%-0,06
%
3469268฿%4.30148
133915Ξ%5.61861
İstanbul Erzurumlular Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ferit Keser ve yönetim kurulunun bu haftaki konuğu Avukat Abdullah Demirhan oldu.
Avukat Abdullah Demirhan programda yaptığı konuşmada, “Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı’nı kurduk. Biliyorsunuz Türkiye’de vakıflar, dernekler var ama adında takım olan tek vakıf bizim vakfımız. Çünkü her biri yetenekli. Dünyanın en zeki gençlerinden biridir Selçuk Bayraktar ama tek başına oda bir yere kadar gidebiliyor. Onun için biz vakfın adını takım yaptık ki birlikten kuvvet doğar, birlikte olur. Onun için biz binlerce öğrenciye burs veriyoruz. Binlerce öğrenciye 3 yıl boyunca eğitim veriyoruz. Dünyanın en büyük festivalini bilim, teknoloji, uzay havacılık festivallerini yapıyoruz. Neden? Türkiye’nin değerlerini artırabilmek böyle gençlerimizi dünya da çok önemli noktalara getirebilmek, Türkiye’nin katma değeri yüksek ürünlerini geliştirebilecek ve Türkiye’yi bir numaralı ülke haline getirmeye çalışıyoruz. Attığımız tohumlar filizlenmeye başladı ve hatta attığımız tohumlar meyve vermeye başladı” dedi.
“Tek başımıza hiçbir şey olmadığımızı bilmemiz lazım”
Demirhan takım çalışmasına vurgu yaparak, “Bunun sonucuna göre hareket etmiyoruz. Alıyoruz 5-6 tane çocuğu, bir tane soru veriyoruz. Çözün diyoruz. Bunu daha evvel kim çözer diye yapmıyoruz. 6 kişi beraber nasıl hareket ediyor nasıl birbirleriyle uyum sağlıyor. Takım çalışmasını yapabiliyorsa biz o arkadaşları alıyoruz. Tek başına başarılı diye almıyoruz. Bunu Osmanlı’da yapardı. Osmanlı Devlet yönetiminde daha çok devşirme çocuklarını Anadolu, Rumeli’deki ya da başka yerlerdeki gürbüz çocuklarını alırmış. O dönemde ki insanlarda çocukları devlet yönetiminde yücelsin, yükselsin, yüksek mertebede olsun diye göndermek isterlermiş. Osmanlı çocukları şöyle seçermiş; iki çocuğu getiriyor iki tane kaşık koyuyor, kaşıklar çok uzun olduğu için yemeği ağzına koyamaz. Çocuk orada kaşığı alıp ta karşısındakine verirse ve karşısındaki de ona verirse ancak öyle yemeği yerlermiş. Bakıyor 5-6 yaşındaki çocuklara bunu kim önce tespit edebiliyorsa karşısındakine verebiliyorsa bir empati kurabiliyorsa, önce karşısındakini besleyip hem kendini besliyorsa Osmanlı bu çocuk çabuk kavradı işi ben bunu alıp devlet yönetiminde önemli yerlere getireyim diye yetiştirirmiş. Onun için bizlerde tek başımıza hiçbir şey olmadığımızı bilmemiz lazım ekip çalışmasıyla birlikte olmamız lazım. Türkiye’de biz her kesim insanlarla görüşüyoruz. Gerçekten her biri çok değerli insanlar ama onları bir araya getirebilecek, o ruhu, o çimentoyu sağlayabilmemiz lazım. İşte bu dernekler, bu vakıflarda bu görevi yerine getirmektedir. Gerçekten STK’lar çok güzel işler yaptılar. Çünkü biz kendimizi oluşturan memleketimizin özünü, değerlerini, geleneklerini, güzelliklerini İstanbul’a gelince unutuyoruz. Unutmaya başlıyoruz. Büyük bir boşluk içine giriyoruz. Kendi memleketimiz ile ilgili bazı özellikleri yaşamak bizi hayata daha bağlı kılıyor. Doğru bir amaca yönlendiriyor, bunları işte bu dernekler vakıflar sayesinde bir araya getirebiliriz. Aynı kenetlenmemizi, birleşmemizi bu sosyal vakıflar dernekler sayesinde yapabiliriz. Gerçekten zor bir iş buralarda başkanlık yapmak. Pazar gününüzde fedakarlık yapıyorsunuz, maddi manevi harcıyorsunuz. Bazen de taktir edilmiyorsunuz, bazen de eleştiriliyorsunuz. Buna rağmen moraliniz bozuluyor ama yine de bu yolda devam etmeniz hem kendiniz için hem de hemşerilerimiz için çok önemli işler. Çünkü insanlar yalnızlaşmaya doğru gidiyor. Burada akrabalardan ziyade, dernek içinde beraber yürümüş olduğu insanlar birbirlerine destek vermiş olacak” diye konuştu.
Arnavutköy Muhtarlar Derneği’nde Halit Şenel Dönemi